Ksenophon’un Anabasis’inde “Gymnias” adıyla geçen şehir, Bizans kaynaklarında “Payper” ve “Baybert”, Ermeni kaynaklarında “Payberd”, Arap eserlerinde ise “Bâbirt” olarak kaydedilmiş. XIII. yüzyılda Marco Polo, şehrin “Paipurth” adlı kalesinden ve zengin gümüş madenlerinden bahsederken, Batılı seyyahlar Bayburt’u “Baibout” ya da “Baibut” şeklinde aktarmış.
Osmanlı kaynaklarında ise “Bayburd” ve “Bayburt” isimleriyle yer almış. XVII. yüzyılda bölgeye gelen ünlü seyyah Evliya Çelebi, şehrin adını “bay” (zengin) ve “yurt” (mesken) kelimelerinden türeterek “zengin yurt” anlamına geldiğini yazmış.
Tarih Öncesinden Selçuklulara
Çoruh havzası, Paleolitik çağlardan itibaren yerleşime sahne oldu. Bayburt çevresindeki kaleler ve höyükler bu zengin geçmişin izlerini taşırken, şehir Hitit, Urartu, Roma ve Bizans dönemlerinde stratejik bir merkez oldu.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Bayburt Türklerin eline geçti. Saltuklular, Selçuklular ve İlhanlılar döneminde gelişimini sürdüren şehir, gümüş madenleriyle de ün kazandı.
Osmanlı Hâkimiyetine Geçiş
Bayburt, Fatih Sultan Mehmed’in 1473 Otlukbeli Zaferi sonrası Osmanlı topraklarına katılsa da kesin hâkimiyet 1514’te Yavuz Sultan Selim döneminde sağlandı. Bayburt Kalesi’nin fethiyle birlikte Osmanlıların doğudaki önemli serhat şehirlerinden biri haline geldi.
Cumhuriyet Dönemi ve Vilayet Olma Süreci
93 Harbi sonrası Osmanlı-Rus çekişmelerinin gölgesinde kalan Bayburt, uzun süre Erzurum ve Gümüşhane’ye bağlı kaldı. 21 Haziran 1989’da çıkarılan yasa ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 69. vilayeti oldu.
Yorumlar
Kalan Karakter: