Rinoplastinin hem fiziksel sağlığı hem de yaşam kalitesini iyileştiren kapsamlı bir süreç olduğuna dikkat çeken Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Mecit Sancak, "Başkasının burnunu kendi yüzünde taşımak doğal ve orantılı bir görünüm sağlamaz. Burun tasarımı, kişinin yüz hatları, cilt yapısı ve bireysel ihtiyaçlarına göre planlanmalı" dedi.
Burun estetiği olarak bilinen ’rinoplasti’nin temel amacının burun şeklini yeniden yapılandırmak olduğunu ifade eden Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Mecit Sancak, estetik kaygıların yanında sağlık sorunlarının da bu ameliyat için başlıca nedenler arasında yer aldığını belirtti. Burundaki yapısal ve işlevsel sorunlara değinen Sancak, "Burun, burun kemeri ve burun deliği asimetrisi, aşırı büyük ya da küçük burun yapısı gibi durumlar, bireyleri estetik nedenlerle ameliyata yönlendirebilir. Ancak nefes alma güçlüğü, horlama, uyku apnesi gibi işlevsel problemler de bu müdahale için geçerli gerekçelerdir. Kimi zaman da travmaya bağlı yaralanmalar sonrası estetik ve yapısal bozukluklar meydana gelir. Bu gibi durumlar yalnızca fiziksel değil, psikolojik açıdan da kişiyi olumsuz etkileyebilir" diye konuştu.
"Burun estetiği, kişiye özel tasarlanmalı"
Estetik operasyon düşünen pek çok kişinin ünlü birinin burun yapısına sahip olmak istediğini aktaran Dr. Sancak, "Bu talep cerrahi açıdan gerçekçi değildir. Her yüz farklı bir anatomik yapıya sahiptir. Başkasının burnunu kendi yüzüne taşımak doğal ve orantılı bir görünüm sağlamaz. Bu nedenle burun tasarımı, kişinin yüz hatları, cilt yapısı ve bireysel ihtiyaçları doğrultusunda planlanmalıdır" dedi.
Rinoplasti için alt yaş sınırının, kemik ve kıkırdak gelişiminin büyük ölçüde tamamlandığı dönem olduğuna dikkat çeken Sancak, bu gelişimin kadınlarda 16-17, erkeklerde ise 17-18 yaşlarında büyük ölçüde tamamlandığını, ancak 22 yaşına kadar az da olsa gelişimin devam ettiğini anlattı. Çok ciddi bir problem yoksa 18 yaş sonrası cerrahi planlamayı daha sağlıklı bulduklarını, üst yaş sınırında ise kişinin genel sağlık durumuna baktıklarını sözlerine ekledi.
"İyileşme süreci kişiden kişiye değişiyor"
Rinoplasti süresinin genellikle 1,5-3 saat arasında değiştiğini aktaran Dr. Sancak, "Erken saatlerde gerçekleştirdiğimiz ameliyatlarda hastamızı aynı gün taburcu edebiliyoruz. Ancak daha geç saatlerde yapılan cerrahilerde bir gece hastanede kalmalarını öneriyoruz. İyileşme süreci kişiden kişiye değişiklik gösterse de genellikle üçüncü günde tamponlar, yedinci günde ise burun sırtındaki atel çıkarılıyor. Takip kontrollerimizi birinci, üçüncü, altıncı ay ve yıllık bazda sürdürüyoruz" dedi.
"Burun cildi yeni yapıya uyum sağlamak zorundadır"
Ameliyat sonrası nihai sonucun hemen oluşmadığına dikkat çeken Sancak, şişlik ve ödemlerin ilk ay içinde büyük ölçüde azaldığını ancak tam şeklin ortaya çıkmasının 6 ay ile 1 yıl sürebildiğini dile getirdi. Sancak, "Ameliyat sırasında hastanın burnunu küçülttüğümüzde, burun cildi yeni yapıya uyum sağlamak zorundadır. Bu süreç sabır ve dikkatli takip gerektirir. Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gereken kurallar ise iyileşmeyi doğrudan etkiler" ifadelerini kullandı.
Ameliyat sonrası ilk 3 ay boyunca gözlük kullanımından kaçınılması gerektiğini belirten Sancak, bu süreçte burun köprüsüne doğrudan baskı uygulamanın iyileşme sürecine zarar verebileceğini, bu nedenle kontakt lenslerin veya gözlük yükünü yüze yayacak aparatların tercih edilebileceğini söyledi.
"İyileşme sürecinde yapılan hatalar, sonucu etkileyebilir"
Rinoplasti sonrası dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın cerrahın önerilerine eksiksiz uyum sağlanması olduğunun altını çizen Sancak, operasyon sonrası en çok yapılan hatalar olarak, "Burun üzerine doğrudan buz koymak, ağır sporlar yapmak, yan yatmak, gözlük kullanmak, aşırı mimik yapmak, sigara ve alkol kullanımı" sıraladı.
Ayrıca takip kontrollerinin aksatılmamasının hem sağlıklı iyileşme hem de estetik sonucun başarısı için çok önemli olduğunu hatırlattı.
Sonuç olarak rinoplastinin yalnızca estetik bir müdahale olmadığını; bu operasyonun bireyin hem fiziksel sağlığını hem de yaşam kalitesini iyileştiren kapsamlı bir süreç olduğunu vurgulayan Sancak, "Burun estetiği hem nefes alma kalitesini artırabilir hem de bireyin özgüvenine katkı sunabilir. Bu nedenle yalnızca dış görünüm değil, işlevsel yapı da titizlikle değerlendirilmelidir" dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: